26 Eylül 2010 Pazar

Bile bile..

Elimde olmadan hüzünleniyorum izledikçe helede birbirlerine ulaşamayacaklarını ya da ulaşsalarda aynı koşullarda yaşayamayacaklarını bile bile yok oluşları, gönderdikleri saçmasapan şeyleri çok değerli bişiymiş gibi sarıp sarmalanışları sahiplenişleri, bence aşkın tüm salaklığı ancak bu kadar net anlatılabilirdi.

acaba?


run away too far away..


Bugün normalden daha erken, göğsümün üstünde kocaman bir haksızlığa uğramışlık duygusuyla uyandım. Neden böyle hissetiğimi hatırlamam bir kaç saniyemi aldı. Bazen sanki her şey bana karşıymış gibi hissetmeme sebep olcak olayların içine düşmüş buluyorum kendimi. Zaman zaman koşarak uzaklaşasım geliyor herşeyden. Yalın ayak sokaklarda bağırarak dolaşasım. Kimseye aldırmayasım. Kalıbıma sığamayasım,dolasım,taşasım,başka yerlerde yeniden başlayasım,bu hayatı burda bırakasım. Bir sıfır olasım. Hani filmlerde çokca olur ya bir deniz kazası,uçak kazası,trafik kazası geçirir kahramanımız ve uyandığında kendini sıfır bulr,tüm yaşantısından geçmşinden arınır,orda başlar ve devam eder hayatına.yeni baştan yeni bir dil yeni bir nefes yeni bir yaşam.

Mesela bir gemiyle açılsam ve açıldığım gemi cebelitarık boğazının oralarda bir yerde batıverse kıyıya beni bir sahil güvenlik botu çıkarttığında iki gündür deniz üstünde yaşam mücadelesi vermiş ve hafızamı kaybetmiş olsam bulamasalar benim asıl kimliğimi ve orda başlasam herşeye yeniden tüm benliğimdende kurtulmuş olsam.

Hayat içinde öyle çok keyif ve giz taşıyor ki bazen ben hiç birini yakalayamadan kayıp gidicekmiş geliyor elimden. Paniğe kaılıyorum istemsizce. Tek bir soluk içine düştüğümüz bunca cazibeye vakıf olmaya yetmeyecek kadar az bir fırsatken, tekrar tekrar bir yerlerde başka bir benlikle başlayıp hepsine içkin olmayı istemek çok mu?

16 Eylül 2010 Perşembe

11 Eylül 2010 Cumartesi

.



hayat bir yarış dersin hep
bir meydan savaşı
bir kavga sakın yara alma!

Motto!



"Bundan 20 yıl sonra yapmadığın şeyler seni yaptıklarına nazaran daha çok üzecek. O yüzden çöz halatları. Güvenli limanlardan uzaklara yelken aç. Rüzgarları yakala. Hayal et.Keşfet!"

- Mark Twain

2 Eylül 2010 Perşembe

Speranza..

Umudun doruk noktasındayım. Yaşıtlarım, arkadaşlarım büyük bir telaş içinde öğrencilik hayatlarının son bulmasıyla bir sağa bir sola savrulur ve sanki tüm işler kapılacakmış gibi delice bir hırsla bir yerlere tutunmaya çalışırken, ben kendimi sıcak ağustosun kollarına bıraktım ve içimden kabararak yükselen huzura teslim olarak beklemekteyim. Çünkü hissediyorum bir şeyler usulca yaklaşıyor ve onunla birbirimizi bulduğumuzda sanki tüm taşlar yerine oturacak, puzzleda eksik parça kalmayacak gibi.

Umutluyum ve huzurluyum evet ama daha da önemlisi rotama adım adım yaklaşmanın verdiği heyecanla doluyum. Yeni bir yol kendini henüz belli etmesede bilinmezliğinin verdiği gizemiyle beni cezbediyor. Maceracı ruhum kıpır kıpır, risk almaya korkan tarafım beni uyarıyor.

Yeni hayaller, beklentiler, umut: perdelerimi havalandırarak odamı dolduran mis gibi iyot kokusu, bir yaz sabahı kuşların cıvıltısı, sıcak bir akşam üzeri ağustos böceğinin şarkısı şimdi. Beni içine taa derinine davet ediyor.